Agentik Yapay Zeka ile ERP ve CRM Dönüşümü: Global ve Türkiye Perspektifi
- Duygu Şener

- 7 gün önce
- 15 dakikada okunur

Kurumsal dünyada yapay zeka kullanımı, sabit raporlama ve önceden tanımlı süreçlerin ötesine geçerek daha dinamik ve otonom bir yapıya evriliyor. Agentik yapay zeka (Agentic AI), işletmelerin bu dönüşümdeki en yeni aracıdır. Gartner’ın öngörüsüne göre 2028 itibarıyla günlük operasyonel kararların %15’i agentik yapay zeka tarafından otonom şekilde alınacak (2024’te bu oran %0’dı) ve kurumsal yazılımların üçte biri agentik AI barındıracak. Peki agentik AI tam olarak nedir? Agentik AI, basit bir otomasyon adımı ya da sıradan bir üretken yapay zeka uygulaması değildir. Agentik AI sistemleri, karmaşık görevleri insanın sürekli onayına ihtiyaç duymadan kendi kendine yürütebilir, süreçleri optimize edebilir ve fırsat veya riskleri proaktif olarak belirleyebilir. Bu sayede değişen piyasa koşullarına hızla tepki vermek, karar alma süreçlerini iyileştirmek ve insan kaynağını daha katma değerli işlere yönlendirmek mümkün hale gelir.
Statik raporlamadan dinamik karar desteğine geçiş, agentik AI kavramının temel vaatlerinden biridir. Geleneksel ERP ve CRM sistemlerinde yöneticiler genellikle geçmiş veriye dayalı statik raporlar alır ve kararları bu raporlarla desteklerdi. Oysa agentik AI, gerçek zamanlı ve bağlama duyarlı analizlerle dinamik karar destek sistemleri oluşturur. Örneğin SAP’nin yeni nesil AI asistanı Joule, kullanıcılara tek bir platform üzerinden hem iç kurumsal verileri hem de harici istihbaratı harmanlayarak derin analiz ve raporlama sunmayı hedefliyor – üstelik kullanıcılar sisteme doğal dille karmaşık sorular sorup, stratejik içgörüler barındıran cevaplar alabiliyorlar. Bu tür bir proaktif karar desteği, yöneticilerin veriyi sadece geriye dönük raporlarda değil, anlık ve öngörülü bir rehber olarak kullanmasını sağlıyor. Sonuç olarak, agentik AI işletmelere sürekli öğrenen, uyarlanan ve insana yardımcı olan bir dijital işgücü sunarak statik iş zekasından dinamik ve etkileşimli bir yönetişim modeline geçişi mümkün kılıyor.
ERP ve CRM Süreçlerinde Agentik AI Entegrasyonu
Kurumsal kaynak planlama (ERP) ve müşteri ilişkileri yönetimi (CRM) süreçleri, bir işletmenin en kritik veri ve iş akışlarını barındırır. Agentik AI, bu alanlarda entegre edildiğinde, verinin ve iş yükünün yönetilme şeklini kökten değiştirmektedir. Özellikle SAP ve Salesforce gibi küresel yazılım sağlayıcıları, ERP ve CRM platformlarını agentik AI ile güçlendirerek dönüşümü hızlandıran öncü örnekler sunuyor. Bu bölümde, SAP’nin Joule AI ve Business Network girişimleri ile Salesforce’un Agentforce 360 platformunu mercek altına alacağız. Bu platformların, veri entegrasyonu ve iş yükü otomasyonuna etkilerini ve statik sistemlerden dinamik yapıya geçişi nasıl sağladıklarını inceleyeceğiz. Ayrıca, hem global ölçekte hem de Türkiye’de bu dönüşüme dair güncel örnekler ve kazanımlar ele alınacaktır.
SAP Joule AI ve Business Network ile Kurumsal Dönüşüm
SAP, 50 yıla yaklaşan kurumsal süreç uzmanlığını yapay zeka ile birleştirerek ERP alanında yeni bir sayfa açıyor. SAP Joule AI, şirketin bulut tabanlı ERP ve iş uygulamalarına entegre ettiği yapay zeka yardımcı pilot (AI copilot) ve otonom ajanlar bütünüdür. Joule, SAP’nin “AI-first” stratejisinin kalbinde yer alıyor ve amacı iş kullanıcılarına her departmanda proaktif destek sağlamak. Joule ajanları (Joule Agents), SAP sistemlerinde gömülü çalışarak karar destek ve görev otomasyonu sunan otonom yapay zeka ajanlarıdır. Bu ajanlar, önceden tanımlanmış kural setleriyle sınırlandırılamayan deterministik olmayan iş akışlarını yönetebilir; bir hedefe ulaşmak için ihtiyaç duydukları araçları ve diğer alt-ajanları dinamik olarak seçip, sonuçları değerlendirerek önerilerde bulunurlar. SAP’nin kapsamlı İş Bilgisi Grafiği (Knowledge Graph) ve Business Data Cloud altyapısıyla desteklenen bu ajanlar, kurumsal veriyi ve süreçleri derinlemesine anlayabildikleri için güvenilir ve bağlama uygun aksiyonlar alabilirler.
SAP, Joule AI vizyonunu hayata geçirmek için ERP’nin farklı fonksiyonlarına özel akıllı ajanlar geliştirmektedir. 2025 yılı sonunda SAP, Joule platformunu reaktif bir asistan anlayışından çıkarıp, iş süreçlerinin uçtan uca otomasyonunu sağlayan uzmanlaşmış ajanlar ağı olarak yeniden kurguladığını duyurdu. Bu doğrultuda tedarik zinciri, finans, insan kaynakları, müşteri deneyimi gibi kritik alanlarda 15 yeni Joule ajanını tanıttı. Örneğin, Üretim Planlama ve Operasyon Ajansı, üretim emirleri yayınlanmadan önce gerekli kontrolleri otomatik yapıp olası engelleri saptayarak üretim yöneticilerine çözüm önerileri sunuyor. Değişiklik Yönetimi Ajansı ise ürün yaşam döngüsünde çıkan değişiklik taleplerini analiz ederek proje tamamlamak için en uygun aksiyon planını öneriyor. SAP’nin Business Network (İş Ağı) platformuyla doğrudan ilişkili bir ajan olan Tedarikçi İşbirliği Ajansı (Supplier Onboarding Agent), tedarikçilerin SAP Business Network ağına katılım sürecini uçtan uca otomatikleştiriyor. Bu yapay zeka ajanı, tedarikçi bilgilerini inceleyip davet süreçlerini yönetiyor, katılım adımlarını izliyor ve sorun durumunda ilgili ekiplere haber veriyor. SAP, bu süreci otomasyon sayesinde satınalma ekiplerinin operasyonel yükünü azaltarak daha stratejik işlere odaklanabileceğini vurguluyor.
Joule AI’ın müşteri hizmetleri ve CRM alanında da somut katkıları görülmeye başladı. Örneğin global teknoloji ve mühendislik şirketi Bosch, SAP Service Cloud içindeki AI destekli vaka sınıflandırma ajanını entegre ederek müşteri destek süreçlerinde çarpıcı iyileştirmeler elde ettiğini raporluyor. Bosch’un Dijital Müşteri Deneyimi Direktörü Florian Haustein, yüzlerce elle tanımlanmış yönlendirme kuralını tek bir yapay zeka destekli istemle değiştirerek destek taleplerinin doğru birimlere iletilmesinde doğruluğu artırdıklarını, manuel çabayı azalttıklarını ve çözüm sürelerini hızlandırdıklarını belirtiyor. Bu örnek, agentik AI destekli ERP/CRM entegrasyonunun gerçek dünyada nasıl daha az insan müdahalesiyle daha hızlı ve doğru sonuçlar üretebildiğine dair çarpıcı bir kanıt sunuyor.
Salesforce Agentforce 360 ile CRM ve İşletme Uygulamalarında Dönüşüm
CRM pazarının lideri Salesforce, son dönemde platformunu baştan uca yapay zeka ile bütünleştirerek Agentforce 360 adını verdiği kapsamlı bir AI mimarisi geliştirdi. Agentforce 360, Salesforce’un uzun yıllar Customer 360 olarak anılan müşteri verisi platformunun evrim geçirmiş hali olarak düşünülebilir. Bu yeni platform, insanlar, yapay zeka ajanları, uygulamalar ve veriler arasında gerçek zamanlı bağlantı kurarak 360 derecelik bir perspektifte hizmet sunmayı hedefliyor. Salesforce’un tanımına göre Agentforce, her çalışanı, departmanı ve iş sürecini tamamlayıcı bir “her zaman açık dijital işgücü” ile destekleyen, şirket genelinde yapay zekayı işlemenin yeni yoludur. Başka bir deyişle, Agentforce 360 insan ve AI işbirliğini kurumsal çapta standartlaştıran bir işletim sistemi gibi davranır; tıpkı bir organizasyonun çalışan kadrosu gibi AI ajanlarının da iş akışlarına katılmasını sağlar.
Bu vizyonu hayata geçirmek için Salesforce, platformunu dört katmanlı bir mimari şeklinde kurgulamıştır. Birinci katman, Data 360 (eski adıyla Data Cloud) etrafında birleşen kurumsal veri omurgasıdır. Salesforce, 2025 yılında bulut veri yönetimi şirketi Informatica’yı entegre ederek Agentforce 360’ın veri yeteneklerini önemli ölçüde güçlendirdi. Informatica’nın Intelligent Data Management Cloud (IDMC) çözümü, Agentforce ve Data 360 platformlarına entegre edilerek yapay zeka ajanlarına ihtiyaç duydukları zengin metaveri (metadata) ve kurumsal veri soyağacı bilgisini sağlar hale getirildi. Analistler bu hamleyi, Salesforce’un AI ajanlarının sadece CRM verileriyle sınırlı kalmayıp tüm kurumsal veri varlıklarına hakim olabilmesi açısından kritik bir adım olarak değerlendiriyor. Salesforce’un veri platformlarından sorumlu genel müdürü Rahul Auradkar, bu entegrasyonla kurumsal anlayış (enterprise understanding) denilen hedefe yaklaştıklarını belirtiyor: Salesforce’un kendi kapsamlı metadata modelini Informatica’nın kurumsal çaplı veri kataloğuyla bir araya getirerek “tam teşekküllü bir veri indeksi” oluşturmak. Bu altyapı, yapay zeka ajanlarına şirket genelindeki temel iş verilerine ve bunların ilişkilerine erişim sunarak bağlamsal farkındalık kazandırıyor. Örneğin bir AI satış ajanı, müşteriye teklif hazırlarken sadece CRM’deki iletişim geçmişine değil, ERP sistemindeki envanter durumuna, tedarik zincirindeki gecikmelere veya hatta şirket dışı piyasa verilerine aynı anda vakıf olabiliyor. Agentforce 360’ın ikinci katmanı, Salesforce’un 20 yıla yayılan iş mantığı ve iş akışları kütüphanesidir (satış, servis, pazarlama, e-ticaret vb. süreçlerde yerleşik en iyi uygulamalar). Üçüncü katmanda, işletmelerin kendi özel AI ajanlarını oluşturup yönetebileceği komuta merkezi (Agentforce Command Center) ve düşük kodlu Agentforce Builder araçları bulunur. Dördüncü katman ise bu ajanların güvenle devreye alındığı çalışma ortamıdır. Bu mimari sayesinde Salesforce, platformunu açık ve genişletilebilir tutmayı başarmıştır; şirketler isterlerse OpenAI, AWS, Azure, GCP veya Oracle gibi üçüncü taraf AI ajanlarını bile bu ekosisteme dahil edebilir durumdadır.
Salesforce Agentforce 360 platformunun dikkat çeken özelliklerinden biri de yönetilebilirlik ve öngörülebilirlik üzerine odaklanmasıdır. 2025’te duyurulan Agent Script aracı, yöneticilerin AI ajanlarının davranışlarını “eğer/ise” kurgularla tanımlamasına imkan tanıyarak beklenmedik çıktıları engellemeyi hedefliyor. Yine aynı dönemde sunulan Agentforce Builder ortamı, AI ajanlarının tek bir yerden oluşturulup test edilmesini, eğitilmesini ve devreye alınmasını sağlıyor. Salesforce ayrıca, popüler iş birliği aracı Slack’i de platformun ayrılmaz bir parçası haline getiriyor. Agentforce 360 kapsamında Slack artık sadece mesajlaşma uygulaması değil, AI destekli bir çalışma merkezi olarak konumlanıyor: Satış, BT ve İK gibi alanlara yönelik yapay zeka modülleri Slack arayüzüne entegre ediliyor; Slackbot ise kullanıcı alışkanlıklarını öğrenen kişiselleştirilmiş bir asistan haline geliyor ve Gmail, Outlook, Dropbox gibi harici kaynaklarda arama yaparak bilgi çekebiliyor.
Salesforce’un agentik AI hamlesi, pazarın diğer büyük oyuncularıyla rekabetinde de stratejik bir adım. 2025 sonlarında Google kendi Gemini AI Enterprise platformunu, Anthropic ise Claude Enterprise’ı duyurarak kurumsal yapay zeka alanına girmiş durumdalar. Salesforce ise Agentforce 360’ın ilk sürümüyle 12.000 kurumsal müşteriye ulaştığını ve yapay zekayı ürünlerine entegre etme stratejisinde iddialı olduğunu açıkladı. Bu sayı, AI ajanlarına duyulan yoğun ilgiyi gösterirken, Salesforce’un halihazırda geniş müşteri tabanının hızla yapay zeka yeteneklerini benimsemeye başladığına işaret ediyor.
Salesforce dünyasındaki belki de en çarpıcı örnek, şirketin kendi CRM destek operasyonlarını agentik AI ile dönüştürmesidir. 2025 yılı boyunca Salesforce, müşteri destek biriminde çalışan 9.000 kişilik ekibin yapısını yapay zeka ajanları lehine yeniden düzenledi. Marc Benioff’un Eylül 2025’te paylaştığı bilgilere göre, yapay zeka ajanları müşteri destek taleplerinin yarısını uçtan uca çözer hale geldi ve bu sayede 9.000 olan destek personeli sayısı 12 ayda 5.000’e indirildi. Başka bir deyişle, AI ile otomasyon 4.000 kişilik bir iş yükünü devralarak hem maliyetleri düşürdü hem de yanıt hızını arttırdı. Kalan destek ekipleri ise artık sadece karmaşık vakalara odaklanarak daha denetleyici ve değer katan roller üstlenmeye başladı. Salesforce’un bu iç dönüşümü, agentik AI’ın doğru uygulandığında ne denli radikal verimlilik kazanımları sağlayabildiğini gösteriyor. Öyle ki, elde edilen başarı sektörde domino etkisi yaratmış durumda; birçok şirket benzer AI destekli destek stratejilerini benimsemeye yönelirken, Salesforce’un deneyimi işgücünün yapay zeka ile yeniden dengelenmesi (rebalancing) kavramına somut bir örnek teşkil etti. Bu dönüşüm aynı zamanda yeni iş rollerinin doğmasına da yol açtı: Örneğin, “AI İşgücü Yöneticisi”, “Sohbet Kalite Lideri” veya “Bilgi Küratörü” gibi pozisyonlar, AI ajanlarının çıktılarının izlenmesi, sohbetlerde insan-devreye giriş eşiklerinin belirlenmesi ve bilgi tabanının güncel tutulması için şirket bünyesinde tanımlanmaya başlandı.
Salesforce’un Agentforce 360 hamlesi ve SAP’nin Joule AI atılımı, Türkiye’deki büyük kuruluşlar tarafından da yakından takip ediliyor. Henüz Türkiye’de bu ölçekte bir dönüşüm raporlanmamış olsa da, yerli şirketler SAP ve Salesforce’un yeni AI kabiliyetlerini pilot projelerde denemeye başlamış durumda. Nitekim ekim 2025’te Türk teknoloji medya platformu Swipeline, Dreamforce konferansı öncesinde Salesforce Agentforce 360 duyurusunu detaylı bir haberle Türkiye’deki okurlara aktardı. Bu haber, Agentforce 360’ın getirdiği Agent Script ve Slack entegrasyonu gibi yenilikleri vurgularken Salesforce’un AI stratejisinin tüm ürünlere entegre bir altyapı kurmayı hedeflediğini belirtti ve platformun ilk sürümünde 12 bin müşteriye ulaştığının altını çizdi. Öte yandan SAP cephesinde, SAP Türkiye’nin düzenlediği etkinliklerde Joule AI’ın yetenekleri ve başarı örnekleri anlatılarak Türk müşterilerin bu yenilikçi araçları benimsemesi teşvik ediliyor. Özellikle finans, telekomünikasyon ve üretim gibi sektörlerde faaliyet gösteren büyük ölçekli Türk şirketlerinin, ERP ve CRM süreçlerine yapay zekayı entegre etmek için halihazırda yol haritaları çizdikleri bilinmektedir. Bu da Türkiye özelinde, global trendin bir yansıması olarak, önümüzdeki birkaç yıl içinde agentik AI tabanlı çözümlerin yaygınlaşacağına işaret ediyor.
Veri Entegrasyonu ve İş Yükü Otomasyonuna Etkileri
Agentik yapay zekanın başarısı için veri entegrasyonu ve iş yükü otomasyonu kritik rol oynar. AI ajanları ancak beslendikleri veri kadar akıllı ve etkilidir; dolayısıyla kurumsal silolar halindeki, kopuk veya kalitesiz veri, agentik AI projelerinin en büyük engellerindendir. Nitekim yapılan araştırmalar, AI projelerinin başarısız olma oranının çok yüksek olduğunu ve bunun sebebinin çoğu kez algoritmanın kendisinden ziyade veri eksikleri veya tutarsızlıkları olduğunu ortaya koyuyor. Salesforce’un yukarıda değinilen Informatica entegrasyonu bu sorunu adresleme çabasının bir örneğidir: CRM devi, agentik AI ajanlarının “kurumsal hafızaya” tam erişimini sağlamak için meta veri ve veri soyağacı yönetimini güçlendirmiş, böylece AI’ın sadece tek bir departmanın verisiyle sınırlı kalmayıp tüm işletme çapında tutarlı bir anlayış geliştirmesini mümkün kılmıştır. Bağlamsal farkındalık, agentik AI çağının yeni para birimi olarak görülmektedir – bir AI ajanın gerçekten akıllı kararlar alabilmesi için, parçalanmış veya bayat verinin ötesine geçip olayların bağlamını gerçek zamanlı olarak kavraması gerekir. Salesforce veri yöneticisi Auradkar’ın ifade ettiği gibi, bir ajanın “o anda neler olduğunu bilmeye ihtiyacı vardır” ve bu da gerçek zamanlı entegrasyon ve sinyal takibine dayanır.
Kurumsal sistemlerin mevcut durumu ise ne yazık ki çoğu zaman bu ihtiyaçları karşılamaktan uzaktır. Geleneksel veri mimarileri, genellikle ETL (Çıkart, Dönüştür, Yükle) süreçlerine ve veri ambarlarına dayanır; bu da verinin belirli periyotlarla taşınıp dönüştürülmesi anlamına gelir. Agentik AI ise sürekli tarama, indeksleme ve analize ihtiyaç duyduğu için klasik ETL yaklaşımı yetersiz kalabilir. Deloitte’un 2025 teknoloji trendleri araştırmasına göre, kurumların neredeyse yarısı veri arama ve yeniden kullanım konusunda zorluk yaşıyor; mevcut veri yapıları yapay zeka ajanlarının karar alması için gereken iş bağlamını doğrudan sunmuyor. Bu sorunu aşmak için öncüler, kurumsal veriyi Google benzeri bir arama ve bilgi grafiği altyapısıyla keşfedilebilir kılmaya yöneliyorlar. SAP’nin Business Data Cloud yaklaşımı ve SAP Knowledge Graph kullanımı, bu vizyonun bir parçasıdır: Farklı uygulamalardaki verileri uyumlu hale getirip tek bir anlamlı bütün olarak sunmak, Joule ajanlarının güvenilir kararlar verebilmesini sağlıyor. Agentforce 360’ın Informatica destekli veri kataloğu da benzer şekilde, dağınık veri kaynaklarını birleştirerek AI için kurumsal tekil veri kaynağı (golden record) yaratmayı amaçlar.
Veri entegrasyonu sağlam bir temel oluştursa da, agentik AI’ın gerçek değerini ortaya çıkardığı yer iş yükü otomasyonudur. Burada kastedilen, insan çalışanların rutin olarak gerçekleştirdiği, zaman alan ve belirli karar noktaları içeren süreçlerin AI ajanları tarafından devralınmasıdır. Örneğin, yukarıda bahsedilen Bosch vaka sınıflandırma ajanı, normalde müşteri temsilcilerinin veya yöneticilerin uğraştığı kategori ve yönlendirme işini tek başına halledebilmektedir. Yine SAP’nin Teklif Analizi Ajanı gibi araçlar, tedarik zincirinde gelen tedarikçi tekliflerini bir insanın bakabileceğinden çok daha kapsamlı kriterlerle otomatik değerlendirip optimum seçimi önerebilmektedir. Bu tür otomasyon örnekleri, iş yükünü çalışanların üzerinden alarak onların stratejik düşünme, ilişki yönetimi veya yaratıcılık gerektiren işlere odaklanmasına imkan verir. Salesforce’un destek biriminde AI sayesinde iş yükünün yarısının otomasyona geçmesi, geri kalan personelin daha nitelikli görevlere odaklanmasına olanak tanımıştır – bu sayede hem verimlilik hem çalışan memnuniyeti artışı elde edilmiştir.
Öte yandan, iş yükü otomasyonunda yönetim ve kontrol mekanizmaları kurmak da şarttır. Kurumlar, otonom sistemlerin karar alırken belirli kısıtlar içinde kalmasını ve uygun durumlarda insana danışmasını istemektedir. Bu nedenle hem SAP hem Salesforce, agentik AI çözümlerine güçlü yönetişim katmanları eklemiştir. SAP’nin LeanIX AI Agent Hub çözümü, şirket içinde kullanılan tüm yapay zeka ajanlarını merkezi bir panoda izlemeye, performans KPI’larını takip etmeye ve gerektiğinde müdahale etmeye olanak tanır. Benzer şekilde Salesforce’un Agentforce komuta merkezi, farklı AI ajanlarının orkestrasyonunu ve gerekli hallerde bir görevden diğerine devredilmesini sağlayan bir yönetim çerçevesi sunar. Deloitte analizleri, pek çok kuruluşun ilk etapta agentik AI’ı mevcut süreçlerine basit bir eklenti olarak görüp hata yaptığını; asıl değerin süreçleri en baştan agentik yaklaşıma uygun biçimde tasarlamakla ortaya çıktığını vurguluyor. Yani, iş yükü otomasyonunu başarılı kılmak için şirketlerin “mevcut işi olduğu gibi otomatikleştirme” düşüncesinden çıkarak “bu işi en iyi AI nasıl yapar, rol dağılımı nasıl olmalı” sorularını sormaları gerekiyor. Aksi takdirde, “sahte ajanlaştırma” olarak tabir edilen, aslında klasik otomasyon kabiliyetlerinin ajanmış gibi sunulması durumu yaşanabiliyor ve beklenen verim alınamıyor. Hatta kötü tasarlanmış AI uygulamaları iş akışına iş yükü kirliliği (workslop) ekleyerek süreçleri hızlandırmak yerine yavaşlatabiliyor. Bu nedenle, veri entegrasyonu ve otomasyon kadar, doğru süreç tasarımı ve sürekli iyileştirme döngüsü de agentik AI projelerinin başarısında hayati önemdedir.
Proje Yöneticisi Bakış Açısı: Agentik AI Projelerinin Yönetimi
Agentik yapay zeka içeren projeler, klasik yazılım projelerinden bazı yönleriyle ayrışır. Bu projelerin yönetiminde hem teknik mimarinin hazır hale getirilmesi hem de organizasyonel değişimin yönetilmesi gibi çift yönlü bir zorluk bulunur. CIO, CTO ve proje yöneticileri için metodolojik ve stratejik bir yaklaşım şarttır:
Teknoloji Altyapısının Hazırlanması: Agentik AI uygulamaları, genellikle mikroservis mimarileri, gerçek zamanlı veri akışları ve güçlü API entegrasyonları gerektirir. Gartner, “2027’ye kadar agentik AI projelerinin %40’ından fazlası, eski sistemlerin modern AI gereksinimlerini taşıyamaması nedeniyle başarısız olacak” şeklinde uyarıyor. Bu, şirketlerin mevcut ERP/CRM altyapılarının agentik ajanlarla çalışabilecek şekilde yenilenmesini gündeme getiriyor. Proje yöneticileri, AI entegrasyonunda dar boğaz yaratabilecek eski sistemleri tespit etmeli; mümkünse modernizasyon, değilse geçici çözüm veya arabirimlerle bu engelleri aşmalıdır. Gerçek zamanlı işlem kapasitesi, güncel API’ler, modüler mimari ve güçlü kimlik/yetki yönetimi, agentik entegrasyonun altyapı taşlarıdır. Bir diğer teknik gereklilik de kurumsal bilgi grafikleri ve veri kataloğu oluşturulmasıdır. Proje ekipleri, AI ajanlarının tüketebileceği şekilde kurumsal veriyi bilgi grafikleri halinde organize etmeli, verinin kaynağını ve güvenilirliğini izleyebilecekleri metaveri sistemlerini devreye almalıdır. Bu hazırlık aşaması, yapay zekanın “neyi, nerede arayacağını” bilmesi için esastır.
Süreçlerin Yeniden Tasarımı: Agentik AI projelerini hayata geçirirken yapılan en büyük hatalardan biri, mevcut iş süreçlerini hiç değiştirmeden olduğu gibi otomasyona aktarmaya çalışmaktır. Halbuki yapay zeka ajanları, insanlardan farklı çalışır; bir insan için mantıklı olan adımlar, bir AI için gereksiz veya verimsiz olabilir. Bu nedenle, iş süreçlerinin agentik ortama uygun şekilde yeniden düşünülmesi gerekir. Örneğin, bir onay süreci insan odaklı yapıldığında ardışık ve zaman alıcı olabilir; oysa birden fazla AI ajanın paralel çalışmasıyla bu süreç yeniden tasarlanabilir. Öncü şirketler, agentik projelerde süreç akış şemalarını sıfırdan ele alıp “AI bu süreci nasıl daha iyi yapar?” sorusuna yanıt arıyorlar. Henry Ford’un ünlü sözü bu duruma çok uygundur: “Bir işi aslında hiç yapılmaması gerektiği halde daha iyi yapmanın yolunu aramak, bir işe yaramayan şeyi mükemmelleştirmektir.” Gerçek dönüşüm, gereksiz işleri ortadan kaldırıp gerekli olanları da AI-human işbirliğine göre yeniden kurgulamaktan geçer.
Kademeli Pilotlar ve Ölçekleme: Agentik AI, yüksek potansiyel kadar belirsizlik de taşır. Bu yüzden projeler küçük ölçekli pilot çalışmalarla başlatılmalı, elde edilen sonuçlar ölçümlenerek kademeli büyüme planlanmalıdır. Deloitte’un araştırması, şirketlerin %30’unun agentik seçenekleri keşif aşamasında, %38’inin pilot uygulama aşamasında olduğunu; fakat sadece %14’ünün hayata geçirmeye hazır, %11’inin ise üretimde aktif kullanıma geçmiş çözümleri olduğunu gösteriyor. Dahası, şirketlerin %42’si henüz bir agentik AI yol haritası oluşturma aşamasında ve %35’i ise hiç strateji belirlememiş durumda. Bu veriler, planlı hareket etmenin önemini vurguluyor. Proje yöneticileri, net bir yol haritası oluşturarak hangi süreçlerde ne tür AI ajanlarının devreye alınacağını, hangi metriklerle başarı ölçüleceğini, başarısızlık kriterlerini ve geri adım planlarını baştan tanımlamalıdır. Ayrıca pilotlarda elde edilen verimlilik, hız, maliyet tasarrufu gibi KPI’lar üst yönetime şeffaf şekilde sunulmalı, böylece proje için gereken desteğin sürmesi sağlanmalıdır. ROI (yatırım getirisi) odağı, bu projelerde sürekli göz önünde tutulmalıdır – Deloitte’un belirttiği gibi, her AI girişimi için finans ve iş birimi sponsorlarının onayladığı somut bir ROI beklentisi tanımlamak, AI denemelerinin kontrolden çıkıp kaynak israfına dönüşmesini engelleyen bir disiplindir.
Değişim Yönetimi ve İnsan Faktörü: Agentik AI projeleri sadece bir teknoloji projesi değil, aynı zamanda bir değişim yönetimi projesidir. Otomasyon arttıkça, organizasyonda iş yapış biçimleri ve görev tanımları değişecektir. Proje yöneticileri, bu insani boyutu proaktif şekilde ele almalıdır. İletişim ve eğitim, burada kilit rol oynar. Çalışanlara yapay zeka ajanlarının bir işlerine rakip değil, destek olduğu anlatılmalı; örneğin AI’ın rutin işleri devralarak onların daha yaratıcı veya stratejik işlere odaklanmalarını sağlayacağı vurgulanmalıdır. Salesforce örneğinde görüldüğü üzere, bazı roller niceliksel olarak azalırken yeni uzmanlık alanları ortaya çıkmaktadır (AI işgücü yöneticisi, veri küratörü vb.). Şirketler, çalışanlarına yeni yetkinlikler kazandırmak için eğitim programları planlamalı, AI ile birlikte çalışma kültürünü aşılamalıdır. Ayrıca, yapay zeka kararlarının etik ve yasal boyutları da gözetilmelidir – algoritmik önyargı, açıklanabilirlik ve uyum (compliance) konularında gerekli politika ve denetimler (ör. AI etik yönergeleri, model onay süreçleri) devreye alınmalıdır. Proje yöneticileri, hukuk ve insan kaynakları birimleriyle birlikte çalışarak AI kullanımının şirket değerleri ve yasal düzenlemelerle uyumlu olmasını sağlamalıdır.
Üst Yönetim ve Paydaş Desteği: Agentik AI projeleri, kapsamı gereği çoğu zaman departman sınırlarını aşar ve şirket genelinde bir dönüşüm gerektirir. Bu nedenle en tepeden bir sahiplenme olmadığında başarı şansı düşer. McKinsey’nin 2025 araştırması, şirketlerin sadece %30’undan azında CEO’nun AI gündemine doğrudan sponsor olduğunu ortaya koyuyor. Oysa böylesi stratejik bir dönüşümde CIO, CTO ve hatta CEO düzeyinde liderlik gösterilmesi kritik fark yaratabilir. Proje yöneticileri, üst yönetime net bir vizyon ve iş değeri sunarak sponsorluğu güvence altına almalıdır. Benzer şekilde, iş birimi liderlerinin de projeye dahil olması, doğru kullanım senaryolarının belirlenmesi ve benimsenmesi için elzemdir. Çapraz fonksiyonel ekipler kurularak, IT uzmanları ile operasyon uzmanları aynı masa etrafında toplanmalı, AI çözümünün teknik uygulanabilirliği kadar pratikte işe uyumluluğu birlikte tasarlanmalıdır.
Özetle, agentik yapay zeka projelerinin yönetimi; teknik hazırlık, süreç yenileme, kademeli büyütme, insan kaynağı adaptasyonu ve güçlü liderlik birleşimini gerektirir. Bu alanların her birine özen gösteren şirketler, erken dönemdeki yüksek başarısızlık oranlarını aşarak agentik AI’ın vaat ettiği verimlilik ve rekabet avantajına ulaşabilirler. Unutmamak gerekir ki, agentik AI uygulamak bir varış noktası değil, sürekli bir yolculuktur – model ve araçlar öğrendikçe ve geliştikçe, şirketlerin de stratejilerini ve süreçlerini sürekli iyileştirmeleri gerekecektir. Proje yöneticisinin rolü de tam bu noktada, değişimin sürekliliğini sağlamak ve kurumu geleceğin çalışma modeline hazırlamak olacaktır.
Agentik AI Kullanımında Güncel Örnekler ve Başarı Hikayeleri
Agentik yapay zekanın ERP ve CRM entegrasyonunda sağladığı faydalar, teori olmaktan çıkıp pratikte de kendini gösteriyor. Dünya genelinden bazı örnek vakalar, bu dönüşümün somut sonuçlarını ortaya koymakta:
Bosch (Global) – SAP Service Cloud & Joule AI: Yukarıda değindiğimiz Bosch örneği, SAP’nin yapay zeka ajanlarını müşteri hizmetleri sürecine entegre ederek elde edilen kazanımları gösteriyor. Bosch, SAP Joule altyapısındaki vaka sınıflandırma yapay zekası sayesinde destek taleplerinin doğru kişiye yönlendirilmesinde insan müdahalesini asgari düzeye indirdi. Bu sayede yüzlerce manuel kural tabanlı yönlendirme senaryosu ortadan kalktı, hatalar azaldı ve müşteri taleplerine dönüş hızı kayda değer biçimde arttı. Bosch yöneticileri, bu çözümü “oyun değiştirici” olarak tanımlayarak agentik AI’ın müşteri deneyimine doğrudan olumlu yansıdığını teyit ettiler.
Salesforce (Global, İç Uygulama) – Agentforce 360 & Müşteri Desteğinde Otonom Ajanlar: Salesforce’un kendi müşteri destek organizasyonunda Agentforce 360 ajanlarını devreye alması, bir yıl gibi kısa bir sürede %50 otomasyon oranına ulaşarak 4.000 kişilik iş yükünü yapay zekaya devretme başarısını getirdi. Bu dönüşüm, müşteri memnuniyetini korurken operasyon maliyetlerini ciddi ölçüde düşürdü. Ayrıca şirket içinde AI denetimi ve optimizasyonu için yeni roller ihdas edilerek çalışanların iş güvencesi ve verimliliği birlikte yönetildi. Bu vaka, agentik AI’ın ölçeklenebilir bir başarı hikayesine dönüşebileceğinin altını çizdiği için pek çok işletmeye örnek oldu.
PwC Almanya (Global) – Finansal Raporlamada Gerçek Zamanlı AI: PwC Almanya, SAP’nin Business Suite ve Business AI çözümlerini kullanarak finans departmanında gerçek zamanlı, otomatik raporlama sistemleri kurdu. CFO Stefan Frühauf, daha önce statik raporlarla ilerleyen finansal kapanış ve raporlama süreçlerinin, yapay zeka destekli analitik sayesinde interaktif ve sürekli güncellenir hale geldiğini belirtiyor. Bu sayede yöneticiler, karar almak için ay sonu raporlarını beklemek yerine anlık finansal göstergeleri takip edip gerektiğinde anında müdahale edebiliyorlar. Bu örnek, agentik AI’ın finansal karar destek sistemlerinde de statikten dinamizme geçişi sağladığını gösteriyor.
Yukarıdaki örnekler, agentik yapay zekanın farklı sektör ve kullanım senaryolarında sağladığı somut faydaları ortaya koyuyor. Global devlerin, dinamik karar destek ve otomasyon sayesinde operasyonel iyileşmeler, maliyet tasarrufları ve müşteri deneyiminde gelişmeler raporlanıyor. Bu başarı hikayeleri aynı zamanda diğer şirketler için de değerli dersler barındırıyor: Doğru seçilmiş kullanım alanları, üst yönetimin desteği, sağlam veri temeli ve iyi yönetilen değişim süreci ile agentik AI yatırımları kısa sürede meyvelerini verebiliyor.
Geleceğin İşletim Sistemi: İnsan + Ajan İşgücü
Agentik yapay zeka, ERP ve CRM gibi kurumsal sinir sistemi sayılan alanlarda oyunun kurallarını değiştirmeye başlamıştır. Statik, geriye dönük bakış açısı yerini, gerçek zamanlı veriye dayalı proaktif yönetime bırakıyor. CIO, CTO ve CEO düzeyindeki yöneticiler için bu gelişme, sadece bir teknoloji trendi değil, aynı zamanda iş stratejisi meselesidir. Doğru uygulanmış bir agentik AI entegrasyonu, işletmelerin karar alma hızını artırabilir, müşteri memnuniyetini yükseltebilir, operasyonel verimlilikte çarpıcı artışlar sağlayabilir. Ancak bu dönüşüm, teknoloji yatırımı kadar vizyoner liderlik ve organizasyonel uyum gerektiriyor.
Global arenada SAP ve Salesforce gibi lider platformların öncülüğünde şekillenen bu dönüşüm dalgası, Türkiye’deki kurumları da etkilemektedir. Türkiye, genç ve dinamik iş gücü, teknoloji adaptasyon hızı ve büyük ölçekli kuruluşlarıyla agentik AI uygulamalarını benimsemek için uygun bir zemin sunuyor. Önümüzdeki birkaç yıl içinde, Türkiye’de de hem kamu hem özel sektörde agentik yapay zeka tabanlı proje örneklerinin hızla arttığına şahit olacağız. Özellikle bankacılık, telekom, üretim ve perakende gibi yoğun veri ve müşteri işlemleri barındıran sektörlerde otonom AI ajanlarının iş süreçlerine dahil olması kaçınılmaz görünüyor. Elbette, bu yolculukta kurumların temkinli ama kararlı adımlar atması kritik. Verinin güvenliği ve gizliliği, AI’ın kararlarında şeffaflık ve etik uyum, regulasyonlara uygunluk gibi konular, yönetim takımlarının gündeminde üst sıralarda olmalı. “Önce zarar verme” prensibiyle, agentik AI’ın getirdiği değişimi çalışanlara ve müşterilere doğru anlatmak, şeffaf bir değişim yönetimi yürütmek şarttır.
Sonuç olarak, agentik yapay zeka entegrasyonunu bugün stratejik planlarına alan yöneticiler, yarının rekabetçi dünyasında bir adım öne geçeceklerdir. Statik raporlardan dinamik kararlara geçişi benimseyen, veriyi yaşayan bir varlık gibi gerçek zamanlı kullanan ve insan-AI iş birliğini etkin yöneten organizasyonlar, dijital dönüşümde rakiplerinin önüne geçecektir. Bu kapsamlı dönüşüm yolunda atılacak her adımda, bu makalede aktarılan metodolojik yaklaşımlar ve başarı hikayeleri yol gösterici olacaktır. Agentik AI, doğru yönetildiğinde, işletmelerin hem global arenada hem de Türkiye piyasasında geleceğin belirsizliklerini karşılayabilmesini sağlayacak en güçlü müttefiklerden biri olmaya adaydır.
Referanslar
Verma, Anushree. “Why Agentic AI Projects Fail—and How to Set Yours Up for Success.” Harvard Business Review, 21 Ekim 2025.
Plumb, Taryn. “Salesforce’s Agentforce 360 gets an enterprise data backbone with Informatica’s metadata and lineage engine.” CIO, 9 Aralık 2025.
Rowan, Jim. “The agentic reality check: Preparing for a silicon-based workforce.” Deloitte Insights – Tech Trends 2026, 10 Aralık 2025.
Yeung, Ken. “SAP Recasts Joule as an Agentic AI Platform Driving Workflow Automation.” The Letter Two (blog), 6 Ekim 2025.
Yaka, Ezgi. “Salesforce’un yeni kurumsal yapay zeka platformu: Agentforce 360.” Swipeline, 13 Ekim 2025.
SAP. “Joule Copilot from SAP | Artificial Intelligence.” SAP resmi ürün sayfası, Erişim: 14 Aralık 2025.
Dmitry V. “The AI Workforce Transformation: Lessons from Salesforce’s Agentic AI Implementation.” CTimes.tech, 22 Ekim 2025.
SAP Customer Story – Bosch: Florian Haustein’in SAP Joule AI ajanları hakkındaki değerlendirmesi (Bosch başarı hikayesi, SAP Basın, 2025).
_edited.png)



Yorumlar